23 Ekim 2023 Pazartesi

📝Kuşak Farkı : Eşine Yardım Eden Erkek

    Bir yakınım demişti yıllar önce; ben babamdan bir adım öndeyim. Oğlumdan ise bir adım gerideyim. Kuşaklar arası farkı net şekilde özetlemişti böylece.
  
  Bizler -en azından birçoğumuz- genellikle Anadolu kültürü ile yetişmiş, evde bir reis kavramına inanmış, kadın ve erkek rollerinin zihninize kazınmış şeklinde büyüdük. Bu düşünce safi yanlış diyemem. Çünkü hakim olduğu dönemin doğal yansıması idi.

Geçen çeyrek asır öncesi, kadının pozisyonları belli idi. Ev hanımı, Annelik, Eş. Bu üç figür etrafında hayatını şekillendirirdi. Erkeğin misyonu ise -eve ekmek getiren- Ev reisi, Baba ve Eş olmak üzere üçe ayrılıyordu yine. Ama kadının yüklendiği sıfatlar daha kompakt idi. Çünkü erkek, eve ekmek getirdiğinde, manavdan meyve sebze aldığında ve hanımına 'para bıraktığında' iş bitiyordu. Ama kadının ev hanımlığı, temizlikçiden tutun aşçılığa kadar uzardı. Ama bir şeyler değişti , devir değişti.

       Devrin değişimi, örf ananelerimize bir saldırı ya da yozlaşmaya yol açan bahaneler bütünü değildir. Tarihi süreçlerin yarattığı sosyolojik çizelgeye uygun şeylerdir.
  
Gel gelelim geçen çeyrek asırdan farklı olarak kadına yeni bir misyon eklendi; iş kadını. Artık kadın; hem ev hanımı hem anne hem eş ve artık birer iş kadını. Bu dört misyonu yerine getirmekle sorumlu halde. Peki hayatına yeni bir misyon giren kadın, ilk üç misyonu eskisi gibi yapabilir mi? Zamanını ya da enerjisini ayarlayıp belki de zaman ve enerji yaratıp diğer figürlere atfettiği önem azalmadan aynı zamanda iş kadını olabilir mi? Şahsi düşüncelerimi yansıtmak gerekirse; hayır. Kadın kısıtlı zaman ve enerji ile eskisi gibi yapamaz, eskisi gibi olamaz. Bu aşamada , sağlıklı ilişkilerde erkek kendisinde olan bu üç misyonu genişleterek hayat arkadaşının yükünü hafifletmelidir. Bu bir lütuf değildir. Sağlıklı evliliklerde bu bir elzemdir. İlk paragrafa dayanarak erkekler artık babaları gibi olmayacak, çağın gereğine göre ayak uyduracaklardır. 

   Neydi misyonları ; eş olmak. Eşini düşünen ona sürpriz yapan, gönlünü hoş edecek şeylerde bulunan birisine dönüşmeli. Eşini mental olarak iyi tutmalı. 
    
  Diğer misyonu baba idi. Baba figürü ile çocuklarının büyümesinde aktif rol almalı ve problemlerini çözecek birisine dönüşmeli. Eskisi gibi harçlığını verip gerisi ile eşinin ilgilenmesini beklememeli.

    Ve son misyonu ev reisi. Erkeğin çalışıp eve ekmek getirmesi artık yeterli olmuyor. Kadının yeni misyonuna karşılık vermesi gerekiyor ki sağlıklı ilişkiler olsun. Erkek, ev işlerinde müdahil olmalı, yapabildiği becerebildiği ne varsa temizlik veya yemek vs. onu yapabilmeli. Bulaşık makinesini doldurup boşaltmak bile büyük bir yardımdır. Aslında jargon olarak yardım etmek değil de görev dağılımı demek daha makul gibi görünüyor. 

        İlk paragrafta dediğim gibi, ben babamdan bir adım öndeyim. Şayet değilsem, şayet aynı rolü benimsemiş ve aynı düşünüyorsam, burada bir sıkıntı vardır. Oysaki değişime ayak uydurmak, kadının yeni figürine karşı erkeğin de kendi figürlerinde revizyona gitmesi gerekiyor. Ama şu var ki biz erkeklerin artık kafa yapısı mıdır ya da geleneğe sarıldığımızdan mıdır bilemem ama hemen reaksiyon gösteremiyoruz bu değişime. Haliyle bir geçiş döneminden bahsetmek yersiz olmaz. Bu geçiş dönemi, bizlerden sonraki kuşaklarda kırılacak ve normal bir yaşam formuna evrilecektir.

    Yazımı buradan sonlandırırken, bahsettiğim şeyleri erkek ve kadının birbirine benzeşmesi üzerine değil bütünleşmesi üzerine yazdığımı deklare ederim. Ve erkek ile kadın ne denli bütünleşirse, mutlu bireyler, mutlu çocuklar, mutlu aileler ve nihayetinde mutlu bir toplum ortaya çıkar. Belki de en önce buna ihtiyacımız var.



5 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı yazmışsın da, çalışan bir kadının kazandığı paraya el koyan eş modellerini de unutmamak lazım. Şu anki evlilikler tamamen para ve makam üzerine kurulu oluyor. Çalışan bayandan iş kadınlığı, ev kadınlığı, eş olması, anne olması beklendiği kadar artık kariyer de bekleniyor erkek tarafından. Mesela evlilik konusuna girdiklerinde çalıştıkları firmada yükselip yükselemeyeceğini soran erkekler var. Ya da evlendiğinde eşinin maaş kartına el koyan, eşi bir ayakkabı almak istediğinde haftalarca onu peşinden razı etmek için koşturan erkek, kendisine gelince bilmem kaç motor gücünde arabayı anında alıveriyor, bu sizce bütünleşmek mi oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, sağ olun.
      Sıraladığınız örneklemler bir bütünleşmeden ziyade, kadının o kariyeri oluşturmada gösterdiği emeğe, çektiği acıya, vazgeçtiği hayallerine hakaret etmektir, yok saymaktır karşısındakini.
      Eşimle tanıştığımda sınavlara hazırlanıyordu, aramızda sorun olmadı. Ardından işe girdi ki mevki olarak benden daha üst mevkiye sahip oldu. Bu da sorun olmadı. Eşim işe girince, arkadaşlarım bana "işe sen girdin, maaşın arttı, kartı alırsın." dediler. Kati suretle karşı çıktım. Yakın zamanda eşimle aynı meslektaş olacağız. Kariyer anlamındaki değişimler bizi hiç etkilemedi.

      Ekonomik kaygıları bi nebze anlıyorum ama abartmamak lazım. Firmada yükselip yükselemeyeceği de sorulmaz. :)

      Sil
  2. Biz yeni nesil olmasak da eşimle ,ben eşimden 6 sene sonra emekli oldum ve o süre zarfında küçük olan çocuklara eşim baktı.Çocuklarla beraber evin bir takım işlerine de tabi. Anlaşma ve saygı evliliklerde çok önemli. Tabi sevgi en başta. Bütünleşme konusunda çok haklısınız, adı üstünde eş deniyor evli çiftlere. Bu arada dışardan çok fazla ses gelirse arada o sesleri de duymamak gerekiyor:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tecrübeleriniz kıymetli. Sevgi, saygı ve nihayetinde bütünleşmeden evlilik bir ömür sürmez sanırsam. Üçüncü kişiler ise hep oluyor. En başından beri. Dediğiniz gibi kapatmak lazım kulakları. :)

      Sil
  3. Teşekkür ederim.
    Buna benzer bir iş bölümü bizde de var. Keza biz daha yeniyiz evlilikte. Ama bunu zaruri olduğunu başta idrak ettik. Terazi, eşit olmalı. Bir tarafa ağır basmamalı. :)

    YanıtlaSil